1. Doğru Bir İnanç Güzel Bir İman
Yaşadığımız dünyada insanlarda büyük bir iman zaafiyeti mevcuttur. Günümüz insanının imanı, taklidi imandan öteye geçmemektedir. Yani imanları bir bilgi üzerine değil de sadece anadan babadan duyduklarına göredir. İşte sağlam bilgiye bağlı olmayan iman da elbette zayıf olmaktadır. O halde imanın doğru bilgiyle iman-ı hakikiye dönüştürülmesi gerekmektedir. Çünkü zayıf iman, insanı salih amellere yönlendirememektedir. Şunu iyi bilmeliyiz ki; ancak sağlam iman ve salih amel insanı dünyevîleşmekten kurtarır.
Bu şu demek oluyor ki; inanıyorsak, inandıklarımıza itaat etmemiz de gerekiyor. Hem kalben hem bedenen bu inancın gereklilikleri neyse yapmakla mükellefiyetimiz başlıyor.
İmanımızı güçlendirmede başvurabileceğimiz bazı sebepler:
Kur’an-ı Kerim’i üzerinde düşünerek okumak ve dinlemek.
Kur’an-ı Kerim, imanı yenileme konusunda bizi önemli bir kaynağa yöneltmektedir. Bu da Yüce Allah’ın yarattıkları üzerinde düşünmektir.
Allah’ın (c.c.) bize lütfetmiş olduğu ve sayılamayacak kadar çok miktarda olan nimetleri üzerinde düşünmek.
Bizim bilmediğimiz ve ancak bizi beklemekte olan gelecek üzerinde de düşünmemiz gerekmektedir. Kıyamet, Cennet, Cehennem gibi gelecekler üzerine…
Rasûlullah’ın (s.a.v.) yaşayışı üzere yaşamamız, kendimiz için örnek almak amacıyla Rasûlullah’ın (s.a.v.) karşılaştığı olaylar, O’nun ve sahabesinin iman temeline dayanan tavırları üzerinde düşünmemizdir.
İmanın yenilenmesini ve kuvvetlendirilmesini sağlayan unsurlardan biri de farzların yerine getirilmesidir.
Teheccüd namazı, gece ibadete kalkılması, özellikle de gecenin sakin olduğu, insanların uyumakta oldukları seher vakitlerinde ibadet ve zikirde bulunmaktır.
Sünnet-i Seniyye’ye uymak suretiyle kendimizi ruhî yönden ve yaşayış tarzı yönünden yüksek derecelere ulaştırabiliriz.
Allah’ı (c.c.) zikretmek ve bu işe devam etmektir. Allah’ı (c.c.) zikreden kişi Allah’la (c.c.) birlikte olur.
Salih kişilerle sohbet etmektir.
Niyetimizi halis tutmaya çalışmaktır.
2. Takva
Dünyevîleşmeye ancak takvaya sarılmakla karşı durabiliriz. Takva; korkma, sakınma, Allah (c.c.) korkusuyla günahtan kaçınma, Allah’ın (c.c.) emir ve yasaklarına uymakta titizlik gösterme, Allah’ın (c.c.) himâyesine girme, emrini tutup azabından korunma anlamına gelmektedir.
“…Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır…”1
Takvanın Müslüman’ın hayatında üstlendiği görev, karşılaştığı her çıkmazda ona çıkış yolunu göstermek ve onu hak ile batılı birbirinden ayıran Furkan vasfıyla bezendirmektir.
“Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size furkanı (iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış) verir…”2
Dünyevîleşmenin arkasında yatan temel sebeplerinden biriside hiç şüphesiz nefsin gem almaz arzu ve ihtiraslarıdır. Dünyevî ihtiraslara engel teşkil edecek tek sebep de “takva”dır.
“… Herkim nefsinin arzu ve ihtiraslarına karşı takvaya sarılırsa işte onlardır mutluluğa ulaşacak olanlar.”3
Bizler dünyevîleşme tehlikesine karşı İslam’ı yaşamada, İslam’ın gereklerine uymada takva sahibi insanlar olma gayreti içinde bulunur; şüphelilerden dahi uzak durmaya çalışırsak dünyevîleşme tehlikesinden olabildiğince uzaklaşmış oluruz. Çünkü takvalı insan günaha, harama ve yanlış olana meyletmek bir yana hakkında şüphe ve tereddüt olandan bile uzak durmaya çalışan kimsedir. Bu anlamda ne kadar takvalı isek, ne derece muttaki olabilirsek o derece dünyevîleşmeden uzağız demektir.
3. İnfak
Fert ve toplumların vahyin ve inancın gölgesinden sıyrılarak, dünyanın yakıcı menfaatlerine meyledip özünden uzaklaşması süreci olan dünyevîleşmeye karşı İslam’ın temel alternatiflerinden birisi de infaktır. İnfak; Allah’ın (c.c.) verdiğinden yine onun rızası için vermek, insanlara ihsanda bulunmaktır.
“Mallarını gece gündüz; gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar var ya, onların Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.”
4. Ölümü Hatırlamak
“Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Aciz kişi de, nefsini hevâsına tabi kılan ve Allah’tan dilek(ler)de bulunup duran (bunu yeterli gören) kişidir.”5
5. Sahih İbadet
Allah’ın (c.c.) buyruklarını yerine getirme, emir ve yasaklarına uyma, O’nu bilme, rızasını ve sevgisini kazanmaktır. İbadetin ruhu ihlastır. İhlas; saf ibadet, temiz sevgi ve yürekten bağlılık demektir. Yapılan ibadetlerin temelini, hiçbir karşılık ve menfaat beklemeden yalnız ve yalnız Allah’ın hoşnutluğu için olanı teşkil eder.
“Yalnız Bana ibadet edin ve yalnız Benden yardım dileyin!”6
6. Dua
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Dua müminin silahı, dinin direği, göklerin ve yerin nurudur.”7
“Dua, gelmiş olan musibet için de, henüz gelmemiş olan musibet için de faydalıdır. Dua belayı def eder.”8
Hadis-i şeriflerde görüldüğü gibi “dua” maddî-manevî huzur ve mutluluğa ulaşmaya ve maddî-manevî olumsuzluklardan korunmaya sebep olmaktadır. Dolayısıyla iyi ve güzel şeylere sahip olmak ve kazalardan belalardan, üzücü olaylardan korunmak için çok çok dua etmeliyiz.9
7. İyi Arkadaş ve Çevre
Müslüman bir topluluk veya cemaatin içinde yer alarak dünyevîleşmeden yaşayıp Rabbimin rızasına uygun bir hayat sürebiliriz.
Allah’ın verdiğinden ahiret yurdunu gözetenlere ve dünyada da nasibini unutma…10
Dipnotlar
1. Hucurât Sûresi; 49/13.
2. Enfâl Sûresi; 8/29.
3. Teğâbun Sûresi; 64/16.
4. Bakara Sûresi; 2/274.
5. Tirmizî. Kıyame, 25; İbn Mâce, Zühd, 31.
6. Fatihâ Sûresi; 1/5.
7. İmam Süyûtî, Camü’s-Sağîr Muhtasarı, Çev. İsmail Mutlu, C. 2, s. 400, Hds. 2192.
8. Tirmizî, Deavât. 112.
9. Süleyman Gülek, İnsan Gerçeği Ve İslami Hayat, Rağbet Yayınları, İstanbul, 2005, s. 98-107.
10. Bkz. Kasas Sûresi; 28/77.