İslamı Tahrifte Ajanların Rolü

Tahrif; dinin aslını bozma ve değiştirme çabasıdır. Başka bir ifade ile tahrifi ya da tahrifatı bir şeyi olduğundan farklı bir şekle çevirmek, içini boşaltıp dolu gibi görünümü devam ettirmek olarak da ifade edilebiliriz.

İslam düşmanları 18. ve 19. yüzyılda tahrif çalışmaları için özel müesseseler kurmuşlar ve bu kurumlar için ciddi anlamda bütçe, insan ve emek anlamında yatırımlar yapmışlardır.

Bu çalışmaları hayata geçirebilmek için ajanları piyasaya sürdüler. Ajan bir devlet veya kuruluşun gizli amaçları için çalışan kimse, diğer bir ismiyle casus demektir. Bu ajanlar müslüman kimliği ve görüntüsü altında İslami tahrif edebilmek için projeler, planlar geliştirmişler, bugün de bu projeleri geliştirmekte ve uygulamaya devam etmektedirler.

Emperyalistler bu projeleri hayata geçirebilmek için her türlü maddi ve manevi donanımı temin etmek için ne gerekiyorsa yapmışlardır. Bu ajanları gönderecekleri ülkelerin dillerini ve kültürlerini öğretmek, Kuran okumayı öğretmek, Türkçe, Arapça, Farsca öğretmek, İslami ilimler, akaid, tefsir bilgisi, ibadetler (abdest, namaz, v.s.) gibi hasletlerle donatmışlardır. Bugün de bu tahrif çalışmaları, devam etmekte ve bu tahrif çalışmaları,  kâfirler tarafından yapıldığı gibi, sözde iman edenler tarafından da yapıldığına şahit olmaktayız. Geçmişten günümüze âlimlik kisvesine bürünmüş; hoca olmadığı halde hocalık taslayan dinî değerleri tahrif ve tahrip etmeyi vazife bilen bazı şarlatanlara şahit oluyoruz. İlk yıllardan itibaren İslam’ı tahrif etme girişimleri de içeriden ve dışarıdan devam etmiştir.

 İslâm tarihi boyunca dini tahrif ve tahrip edinmeyi meslek edinen bazı şahıs veya çevreler bu emellerini gerçekleştirmek için çoğu zaman meydana çıkmaktan ziyade, sinsi niyetlerini kamufle ederek, bazen sözde ilahiyatçıları, bazen de cami imamlarını ve hocaları, bazen de bazı sufileri kullanarak dinin yüce değerlerini tahrip etmeye kalkışmışlardır.

1710 yılında İngiliz Sömürgeler Bakanlığı’nın emri ile Mısır, Irak, İran, Hicaz ve İstanbul’a ajan olarak gönderilen Hempher, hatıratında Sömürgeler Bakanlığı tarafından yayınlanan bir kitaptan bahseder.  Bu kitapda Müslümanların güçlü ve zayıf yönleri belirlenmiş, güçlü yönlerinin nasıl zayıflatılacağı ve zayıf yanlarından da nasıl yararlanılacağı anlatıldığını söyler.[i]

Hempher yalnız değildir ve onlarca İngiliz şeyhi (!) medreseler kurar, tekkeler açar ve uyduruk bir dinin İslâmiyet kisvesiyle tüm Müslümanlar arasında yaygınlaşmasını sağlamayı amaç edinirler.

Hempher’in açtığı yoldan iki asır sonra yürüyen Arapça konuşan, faaliyet gösterdiği yerin (Şam, Arabistan, Yemen, Irak ) insanları gibi giyinen İngiliz ajan Lawrence (1888-1935)  vardır. Bu ajanlar bulundukları ülkelerdeki sahte adlarla, müslüman isimlerle adnan, muhammed, fethullah, asiye, safiye adlarıyla hareket ediyorlardı. Bugün de sakallı, hoca ve âlim kılıklı modern Lawrence’ler aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar. Bugün bir de sözde iman ettiğini söyleyen müslüman geçinen kimi çevre ve isimler de bu değirmene su taşımaktadırlar.

Meşhur bir Kızılderili atasözünde, “Bir suda iki balık kavga ediyorsa oradan beş dakika önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir.” denir. Atasözleri uzun hayat tecrübeleri sonrasında kollektif bir fikir olarak kabul edilir ve yayılırlar. İngilizler bu konuda çok hünerli, bu işin başını çekmekte, dünyanın en büyük sömürge devleti ve dünyaya da bu sömürü felsefesini de öğreten onlardır.

Geçmişte; 18.ve 19 yüzyıllarda başlayan İslamı tahrif kapsamında yapılan çalışmalardan bazısı;

Dini ihtilafları körüklemek,

Mezhep ihtilaflarını körüklemek,

Din âlimlerinin otoritesini ve saygınlığını zedelemek,

Uç fikirlerin propagandasını yapmak, tekfiri ön plana çekmek v.b.

Günümüzde tahrif kapsamında yapılan çalışmalar şöyle;

Ilımlı islam Projesi,

Kur’an İslam’ı Projesi,

Peygambersiz İslam Projesi,

Hadisleri Uydurma Sayma Projesi,

Mezhep Düşmanlığı Projesi “Mezhebsizlik, Dinsizliğin Köprüsüdür”demiş alimlerimiz.

İbadetlerde şüphe uyandırmak, adetli kadınların oruç tutması meselesi, camiye girmeleri, abdestsiz Kur’an’a dokunması gibi.

Ahlaki değerleri bozma yozlaştırma projesi

Yahudi ve Hristiyanlara yumuşak bakış açısı sağlamak. Dinlerarası diyalog çalışmaları v.b.

Günümüzde tahrif alanında bu tür çalışmalar yapılmakta ve hergün bunlara bir yenisinin de eklendiğine şahit olmaktayız.

İslami tahrif çalışmaları geçmişte olduğu gibi bugün de devam etmekte ve gelecekte de devam edecek gibi gözüküyor. Müslümanlardan birileri bu çalışmaları takip etmek, onlara karşı uyanık olmak, önlem almak, onları deşifre etme durumundadırlar. Aksi takdirde İslam değil, Müslümanlar,  dolasıyla insanlık zarar görecektir.

Kıyamete kadar sürecek olan bu tehlikeye karşı Rabbim bizleri ve tüm Ümmeti Muhammed’in evlatlarını korusun.

“Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen


[i]               Hemper, İslamı Nasıl Yok Edelim, Nehir yayınları, Sayfa 74

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir