Müslümanlık; Rabbimizin Hz. Peygamber (s.a.v.) ile bizlere gönderdiği son din, İslam.
Serüven: Bir kimsenin başından geçen olaylar, yaşadıkları. Şu ana kadar gördükleri, geçirdikleri.
Müslümanlık Serüvenimiz; İslam’ı kendine din olarak kabul etmiş, Allah’a (c.c.) teslim olmuş kişi olan Müslüman bir bireyin bu din ile ilgili bildikleri, öğrendikleri ve yaşadıkları. Yani kişinin Müslümanlaşma süreci, Müslümanlıkta geldiği son nokta.
Niye böyle bir konuyu açıklama ihtiyacı hissettik. Birbirine bağlantılı iki konu. Müslümanlaşma süreci bizim kalitemizi gösterir.
Günümüzdeki insanların, bizlerin, sizlerin, Müslümanlık serüveni nasıl? İslam’ı ne kadar biliyor ve ne kadarını yaşıyoruz? Hiç tefekkür ettik mi?
Öncelikle bu Müslümanlık sürecinde nerede doğduk, hangi ortamda büyüdük, kimlerle muhatap olduk. Hangi okullarda okuduk, hangi hocalardan ders aldık, nasıl bir eğitimden geçtik. Bu geçtiğimiz eğitimin içeriği ne idi? Bu gibi soruları cevaplamalıyız.
Yine bu süreçte İslam’ı seçimimiz nasıl oldu. Müslüman bir ülkede, Müslüman bir ailede doğmak ile mi? Müslüman anne-babanın evladı olmakla mı? Anne-babamız ne kadar İslam’ı biliyorlardı ve yaşıyorlardı. Bizlere ne kadarını öğretebildiler. Onlar, Kur’an-ı Kerim okurlar mıydı? Kur’an-ı Kerim Meali okurlar mıydı? Temel İslamî bilgiler dediğimiz, ilmihâl, ahlak, tefsir, akaid, fıkıh, sünnet bilgisine sahipler miydi? Bunların eğitimini veren müesseselerde okumuşlar mıydı? Bu bilgilerle ilgili olarak okul dışında başka hocalardan ders almışlar mıydı? Bu konularda eksikleri var mıydı? Yoksa bu ilimlerin tahsilini yapacak ortam bulamamışlar mıydı? Bu sorular üzerinde düşünmeliyiz ve cevaplarını bulmaya çalışmalıyız.
Peki, sizler Kur’an-ı Kerim okur musunuz? Kur’an-ı Kerim Meali okur musunuz? Temel ilmihal, ahlak, tefsir, akaid, fıkıh, sünnet bilgisine sahip misiniz? Bunların eğitimi veren müesseselerde okudunuz mu? Sağlıklı ve yeterli İslamî bilgiye sahip misiniz?
Günümüzde ne yazık ki birçok insan Kur’an-ı Kerim okumasını hiç bilmiyor. Bir kısmı hayatında Kur’an-ı Kerim Meali hiç görmemiş veya okumamış. Bir kısmı hal bilgisi olan ilmihalden habersiz. Genel olarak Temel İslamî bilgiler hususunda da yetersiz durumdalar.
Ne yazık ki çoğumuz İslamî bir eğitimden geçemedik. Çünkü Laik ve seküler bir düzende doğduk. Ne demek laiklik ve sekülerizm.
Laiklik; devlet ve din işlerinin birbirinden tam olarak ayrılması diye tanımlanmaktadır. ‘Devletin dini, İslam dinidir’ maddesi 10 Nisan 1928’deki değişiklikle anayasadan çıkarıldı ve laiklik maddesi 5 Şubat 1937’de anayasaya girdi. Bu ne demek; herhangi bir dine göre yönetilmeyen devlet olduk. Böylece İslam dininin öğretilmesi okullardan, resmi dairelerden çıkarılmış oldu. Yani laiklik ilkesine göre eğitim sistemi ile birlikte yürürlükte olan birçok husus değiştirilmiş oldu.
Sekülerizm veya sekülarizm; toplumda ahiretten ve diğer dinî, ruhanî meselelerden ziyade dünya hayatına odaklanılması yönündeki hareket olarak tanımlanmaktadır.
İşte bu Laik ve seküler eğitim sistemine tabi olduk ve laik eğitim anlayışına göre eğitim öğretim programı olan okullarda okuduk. Maddeci materyalist bir eğitim sisteminden geçtik. Ne yazık ki, bu okullarda din ve ahlak eğitimi müfredatlar da bile yoktu. Din ve dine ait hiçbir şey yok. Var olan din kültürü ve ahlak bilgisi ise çok yetersizdi. Bırakalım okulları laik ve seküler düzenlerde yaşayan Müslümanların dinlerini, kültürlerini ve medeniyetlerini dahi koruması zordur. Onun için Müslüman bir toplum olarak her geçen gün gittikçe eriyoruz. Toplum olarak her geçen gün İslam’dan uzaklaşmaktayız. Sizler de buna şahit olmaktasınız. Farkında mısınız?
Çoğu insanımızın Müslümanlık serüveni aşağı yukarı böyledir diye düşünüyoruz.
“Türkiye‘deki insanların yüzde 99’ı Müslüman’dır” ifadesi çok kullanılıyor. Sizce de gerçekten öyle mi? Sizce yukarıda bahsedilen süreçten geçen bir toplumun % 99’ı Müslüman kalabilmiş midir? Yoksa bu lafta mı kaldı.
Bu durumda, bu süreçte yani laik seküler bir ortamda yetişen bir kişinin ‘Müslümanlık Kalitesi nasıldır?’ Bu ortamda yetişen insanların İslam terazisinde ağırlıkları ne kadardır acaba!
Müslüman: İslam’ı kendine din olarak kabul etmiş, Allah’a(c.c.) teslim olmuş kişi.
Kalite: Bir ürün veya hizmetin beklentileri karşılama oranıdır.
Buna göre kaliteli Müslüman: “İnandıklarını hayatına uygulayan kişidir.” demiştir büyüklerimiz.
Müslümanlık kalitemiz ne durumdadır ya da nasıl anlaşılır? Müslümanlık kalitesi nasıl ölçülür veya bu hususta ölçü nedir? Ya da neyle ölçeceğiz. Sorularına muhatap olursak şu cevaplarla karşılaşırız.
Bir Müslümanın kalitesi namazlarına ne kadar özen gösterdiğinden belli olur.
Müslümanlık kalitemiz anaya-babaya, akrabaya nasıl davrandığımızdan belli olur.
Müslümanlık kalitemizin göstergesi evdeki ahlakımızdan belli olur.
Müslümanlık kalitemiz vakti nerede ve nasıl geçirdiğimizden anlaşılır.
Müslümanlık kalitemiz internet karşısında belli olur. İnternette vakitlerimizi nasıl kullanıyoruz, neleri paylaşıyoruz, nerelerde geziniyoruz, hangi sitelere giriyoruz. Bu süreçte Rabbimin razı olacağı bir seyir mi izliyoruz. Sevap mı kazanıyoruz, günaha mı giriyoruz.
Müslümanlık kalitemiz alışverişimizden anlaşılır. Nereden alışveriş yapar, nerede yer, nerede içer, bunları yaparken helale-harama dikkat eder miyiz? Kaliteli Müslüman her türlü israftan da uzak durur.
Müslümanlık kalitemiz şeklimizden, giyimimizden, tesettürümüzden anlaşılır.
Müslümanlık kalitemiz konuşmalarımızdan anlaşılır. Müslüman argo konuşmaz, dedikodu yapmaz, yalan söylemez, boş sözlerden yüz çevirir.
Müminin kalitesi insan ilişkilerinde ortaya çıkar. O sözünde durur, emanete ihanet etmez.
Müslümanlık kalitemiz araç kullanmamızdan anlaşılır. Trafikte kul hakkına riayet ediyor muyuz? Kurallara uyuyor muyuz?
Müminin kalitesi kâfirlerle olan ilişkilerinden belli olur. Kaliteli Müslüman kâfirleri dost edinmez. Onlara benzemeye çalışmaz.
Kalitemizin göstergesi herhangi bir olay, bir mevzu ile karşılaşıldığında, bu konuda İslam fıkhı ne der? Bu konuda Allah (c.c.) ne der? Peygamber (s.a.v.) ne der, ulema ne der, sorusunu kendimize sormaktır.
Mümin kaliteli insandır. O Allah’tan alır kalitesini.
Kaliteli Müslüman attığı her adımda Allah’ı düşünüp ona göre hareket edendir. Böyle bir imana sahip olmaktır.
Kaliteli Müslüman Allah’ın rahmet bakışıyla evrene bakandır. Aleyhine de olsa adaletten sapmayandır.
Bugün Müslümanların kalitesi ne durumdadır? Gelin Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’a kulak verelim. Yıllar önce yazdığı şu mısralara bakalım.
“Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile…
Âlem aldatmaksa maksat, aldanan yok, nâfile!
Kaç hakikî Müslüman gördümse: Hep makberdedir;
Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir!”
Mehmed Akif yaşadığı ortama bakıyor, gidişata bakıyor, hislerini bu şekilde mısralara döküyor. Akif’in burada söylemek istediği Müslümanlık Asr-ı Saâdet devrinde Hz. Peygamber’in (s.a.v.) bizzat tebliğ ettiği ve etrafındakilerin uygulamış olduğu İslam anlayışıdır.
Dünden bugüne Müslümanlar bu İslam anlayışından her geçen gün uzaklaşmaktadırlar.
Burada açıklamaya ve anlatmaya çalıştığımız mesele bir durum tespiti yapmak. Yani bizler, sizler Müslümanlıkta ne durumdayız. Eksiklerimiz var mı? Varsa onları nasıl giderebiliriz yollarını aramaktır. Şunu da hatırlatmadan geçmeyelim. Laik seküler bir ortamda yaşayan Müslümanlar İslam’ı ancak kendi gayretleriyle öğrenebilirler. Nereden ve nasıl tahsil edeceğiz bu ilimleri.
Tüm meselemiz kaliteli Müslüman olabilmek. Yani Rabbimin razı olabileceği bir kul olabilmek. Son nefesimizde Müslüman olarak gidebilmek ve hesabını verebilenlerden olabilmek. Ama nasıl?
Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’i okuyarak, Efendimizin Sünneti’ni öğrenerek bunun yanında temel İslamî bilgileri öğrenerek. Bu konularda yazılmış eserleri okuyarak. Bu doğrultuda sohbetlere, okuma guruplarına katılarak; oralarda mütalaa yaparak, anlamadıklarını sorarak eksiklerimizi gidererek kaliteli Müslüman olabilmek için çabalamalıyız. Ömrümüz sınırlı bizler için her saniye önemli.
Rabbimiz bizleri, eksiklerimizi giderenlerden eylesin. Rabbimiz bizleri, öğrendikleriyle amel eden ve etrafımızdakilere de ışık olan kullarından eylesin.