Çocuklarımız İçin Alternatif Eğitim Kurumumuz: Evlerimiz…

“Ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinde koruyun ki; onun görevlileri Allah’ın kendilerine verdiği emirlere baş kaldırmayan kendilerine buyrulanı yerine getiren pek haşin meleklerdir.” (Tahrim Suresi; 66/6)

“Hepiniz birer çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden mesulsünüz. Devlet başkanı bir çobandır.Ve idare ettiklerinden mesuldür.Koca ev halkının sorumlusudur.Kadın kocasından, evinden ve çocuklarından sorumludur.Buna göre hepiniz bir çobansınız ve mahiyetindekilerden sorumludur?”(Buharî-Müslim)

Şüphesiz ki müminler kendi çoluk çocuğunu doğru yola sevk etmek mecburiyetindedir. Nasıl ki kendisini doğru yola götürmek ve ıslah etmek zorunda ise onları da öylece ıslah etmek zorundadır.

Çocuk, anne ve babaya emanet olarak teslim edilmiş bir imtihandır. Anne ve babanın kendisi veya vekilleri eliyle çocuğun ya İslam fıtratını koruyacak ya da şirke bulaştıracak. İkincisi olursa ahirette de kendisini bu şekilde yetiştiren büyüklere evlat şöyle diyecektir:

“Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyükleri¬mize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar  derler. Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lanetle rahmetinden kov.” (Ahzap Suresi; 33/67-68)
İçerisinde yaşadığımız toplumda birçok etken zihinleri temiz beyaz bir sayfa olan çocuklarımıza faydasız, yanlış ve ard niyetli bilgilerle, kirlenmesine sebep olmaktadır. Evlatlarınızı elimizden alan, bizim arzuladığımız gibi, inandığımız gibi yetiştirmemize müsaade etmeyen bütün etkenlere karşı alternatif eğitim projeleri geliştirmek, kirletilmeye çalışılan tek bir kalıba sokulmak istenen çocuklarımıza, hayatın her alanında yalnızca Allah’a (c.c.) kul olması gerektiğinin şuurunu vermek, materyalist, kapitalist ve faşist çirkefliklere bulaşmadan, ahireti önceleyen ve dünyayı cennete giden yolda bir gölgelik olarak idrak edecek tevhidi bilinci aşılamak, boş vakitlerini değerlendirmesinin ötesinde, ertelenemez bir görev olduğunu düşünüyoruz.

Bugün uygulamalara baktığımızda devletin direk müdahalesinin olmadığı tek kurum evdir. Gerçi televizyon, internet gibi iletişim araçları var ancak onları da nihayetinde eve koyup koymayacağımız veya kontrolü bizim elimizde. Bu konu ile ilgili olarak Cenabı Mevla Yüce kitabında şöyle buyurmaktadır:

“Biz de Mûsâ ve kardeşine; ‘Kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın ve evlerinizi yönelinecek kıble, namaz kılınacak yerler yapın, namazlarınızı da dosdoğru kılın. (Ey Mûsâ, size uyan) mü’minleri (zaferle) müjdele!’ diye vahyettik.” (Yûnus Suresi, 10/87) 

Bu âyetten anlaşılmaktadır ki, Firavunların hâkim olduğu yerlerde, evlere sahip çıkılması, evleri hem bir sığınak, hem birer kale edinmek, tüm fonksiyonlarıyla mescid haline getirip kurumlaştırmak şarttır. 

Mekke döneminde, İslâm’ın tebliği ve hâkimiyetine yönelik faâliyet alanı olarak tek kurum vardı: “Erkam’ın evi.” Bu ev, tüm fonksiyonlarıyla mescit ve mektep görevi yapıyordu. Kâfirlerin müdâhalesinden, hatta bilgi ve kontrolünden tümüyle uzak bu özgür kurum, insanı hem nefsinin hevâsına kul olmaktan ve hem de değişik tâğutların kulu-kölesi haline gelmekten koruyan bir kale idi. 

 Evlerimizi Erkam’ın evi gibi çok fonksiyonlu iyi bir okul haline getirmeliyiz. Çocuğun eğitiminden dinimize göre direkt olarak ebeveyn sorumlu olduğundan esas muallim ve mürebbi (öğretmen ve eğitici) anne ve baba olmalıdır. Kişilik/karakter eğitimi esas olarak ancak evde ve aile ortamında verilip inşâ edilebileceği gibi; müslümanlık da, ahlâk, sevgi ve samimiyet gibi erdemler de çocuğa mükemmel olarak ancak evde kazandırılabilir. 

Evlerimizde münkerden nehy görevi yapmalı, çocuklarımızı evlerimizde, günlük ve haftalık arındırmalardan geçirilmelidir. Okulun, iletişim araçlarının, medyanın, sokağın/çevrenin münkerlerinden çocuklar evde arındırılmalı, gönül ve zihinlerine bulaşmış tortuların atılması sağlanmalıdır. Çocuk eve geldiğinde, yanlış bilgilerden, câhilî kültürden, kötü ahlâktan, çirkin alışkanlıklardan temizlenmelidir; çamurda oynayan çocuğun eve girer girmez temizliği yapılıp mikroplardan arındırıldığı gibi. Küfür ve şirk başta olmak üzere kötülüklerden, Allah’a (c.c.) isyan sayılacak davranışlardan, yalan ve hayâsızlık gibi her çeşit kötü alışkanlıklardan ve tiryakiliklerin her türünden koruma faâliyetleri yapılmalı, çocukları doğru ve faydalı kaynaklarla temasa geçirmelidir. 

Çocuklarımıza İslâm’ı sevdirmeli, çok küçük yaştan itibaren Allah (c.c.) sevgisi, Peygamber sevgisi vermeli; her sevgiden önce ve en büyük sevgi olarak. İlâhî emirleri, ibâdetleri niçin yapması gerektiğini anlatmalı, her konuda şuurlandırmaya çalışmalı, okuduğu Kur’an’ın ne olduğunu, ne emirler içerdiğini, anlamını, namaza niçin ihtiyacı bulunduğunu… Öğretip sevdirmeli. Kız çocuklara küçük yaşlardan itibaren tesettür ve hayâ bilinci, kız ve erkek çocuklara ibâdet ve özellikle namaz şuuru kazandırılmalı ve bu konuda çok titiz olunmalı.  

Çocuklarımızın okuduğu kitapları, gazeteleri, konuştuğu arkadaşlarını, terbiye ve eğitim verenleri, seyrettiği filmleri, oynadığı oyunları… 

Kontrol etmeli; gerektiğinde yasak koymalıyız. Gecesini gündüzüne katıp, “çocuğumu nasıl müslümanca yetiştirebilirim?” diye planlar, programlar yapmalıyız.

Unutmamalıyız ki, yaşlıyken öğrenilenler, su üzerine yazılan yazıya benzese de; çocukken öğrenilenler, mermer üzerine yazılan yazı gibidir.

Her Cumartesi ve Pazar günleri, hiç değilse bir günün yarısı, çocukların İslâmî eğitimine ayrılabilmeliyiz. Yine mahallenin çocuklarıyla her hafta ayrı bir öğrencinin evinde velîlerin tâyin edeceği şuurlu bir veya birkaç öğretmenin eğitim ve terbiyesine teslim etmeliyiz. Bir mahallede 5-10 velî bir araya gelip imkânlarını birleştirerek bu hayatî meseleye kısmî de olsa çözümler getirebilir. 

Görüldüğü gibi esas iş, ana ve babaya düşmektedir.

“Bir toplum, kendilerini değiştirmedikçe, Allah onları değiştirmez.” (Ra’d Suresi; 13/11) 

Çevre şartlarını bahane ederek “alternatif” isteyen kimseler için samimiyet testidir bu. Evlerden iyi alternatif mi olur? 

Evlerimiz, yöneticiliğin okulu olduğu gibi, İslâm’ı öğrenip öğreteceğimiz ve hâkim kılacağımız alanlardır, yani mescitlerimizdir, okullarımızdır, cephelerimizdir, kalelerimizdir. 

Haydi evlerimizi çocuklarımız için çok fonksiyonlu iyi bir okul yapmaya var mısınız?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir