Kudüs ve Mescid-i Aksa Davamız

Kuran-ı Kerim’de İsra Suresi’nin hemen ilk ayetinde “Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah yücedir. Gerçekten O, işiten görendir.” (İsra Suresi; 17/1) buyurularak Mescid-i Aksa’nın kudsiyetine değinilmektedir. Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesidir ve Harem mescidlerinin de üçüncüsüdür. Resulullah (s.a.v.) bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur: “Yolculuk ancak şu üç mescidden birine olur: Benim şu mescidime, Mescid-i Haram’a ve Mescid-i Aksâ’ya.” (Müslim, Kitâbu’l-Hacc, 15/415, 511, 512) Burada kastedilen yolculuk ise, ibadet kastıyla yapılan yolculuktur.  Başka bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur: Ebu Zer (r.a.) şöyle demiştir: “Resulullah’a (s.a.v.) yeryüzüne konulmuş olan ilk mescidin hangisi olduğunu sordum. “Mescid-i Haram” diye buyurdu. “Sonra hangisi?” dedim. “Mescid-i Aksa” diye buyurdu.” (Bûharî;Müslim)

“Allah’ın mescidlerinde O’nun adının anılmasını engelleyen ve onların yıkılmasına çalışandan daha zalim kim olabilir? Bunların oralara ancak korku içinde girmeleri gerekir. Onlara dünyada bir rezillik vardır. Onlar için ahirette de büyük bir azap vardır.” 
(Bakara Suresi; 2/114)

Unutmamak gerekir ki Filistin ve Mescid-i Aksâ davası bütün Müslümanların ortak davasıdır. Kudüs ve Mescid-i Aksâ davası bir şeref, namus davasıdır. Filistin ve Kudüs sadece Filistinlilerin değil, tüm ümmetin davasıdır. Kudüs ve Mescid-i Aksâ bir iman meselesidir. Kudüs ve Mescid-i Aksa 1967’den beri siyonizmin işgali altındadır. Mescid-i Aksa’nın statüsü, dini ve tarihi gerçeklerde olduğu gibi, uluslararası hukuk ve anlaşmalarda da Müslümanlara aittir. İsrail, sistematik biçimde sinsi ve tehlikeli bir planı uygulamaya koyduğuna dair işaretler veriyor. Mescid-i Aksa üzerindeki tarihi efsanelere dayalı iddialarını gerçekleştirmenin yani yahudileştirmenin denemelerini yapıyor. Mescid-i Aksa’nın önce zaman olarak ardından da mekân olarak ikiye bölünüp yahudileştirilmesi anlamına gelen faaliyetler şiddet uygulanarak hayata geçirilmek isteniyor.

Peygamberler diyarı Kudüs ve Mescid-i Aksâ’yı korumak her Müslüman’ın birincil görevidir. 

Her birimiz “Ben Kudüs için ne yapabilirim?”  sorusunu kendi kendine sormalıdır. Bu doğrultuda şunları yapılabiliriz:

Mescid-i Aksa, Kudüs ve Filistin ile ilgili olarak Rasulullah (s.a.v.) buyurdular (O dönemde henüz İslam yurdu olmayan Mescid-i Aksa için): ‘’Oraya gidin ve içinde namaz kılın. Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız, kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin.’’ (Ebu Dâvud) Bugün Müslümanlar Kudüs ve Mescid-i Aksâ  için yapılan ve yapılacak olan çalışmalara her türlü ekonomik desteği vererek Rasulullah’ın (s.a.v.) bizlere yüklediği bu görevi verine getirmiş olacaklardır. 

Başta evlerimiz olmak üzere işyerlerimizi ve bütün mekanlarımıza Mescid-i Aksâyı hatırlatan resimler asmalı ve Kudüs ve Mescid-i Aksâ davasını canlı tutmalıyız, unutmamalıyız.
İmkanı olan Müslümanlar Kudüs ve Mescid-i Aksâ’yı ziyaret etmeli ve orada ibadet ederek sevaplarını çoğaltmalı ve oradaki durumu yerinde gözlemleyerek hassasiyetini arttırmalıdır.

Kudüs ve Mescid-i Aksâ’nın önemi Müslüman halka tek tek anlatılmalı, bu konuda gündem ve duyarlılık oluşturulmalı. 

Müslümanlar Mescid-i Aksâ ve Kudüs’teki İslam mirasını tanıma ve korumaya yönelik çalışmalar yapan dernekler, vakıflar ve çeşitli sivil toplum kuruluşları açmalı.

Ülkemizde Kudüs ve Mescid-i Aksâ’nın kurtuluşu için diğer dernek ve vakıflarla işbirliği yapmalı Kudüs ve Mescid-i Aksâ’nın kurtuluşu Müslümanların birlikteliği vahdetiyle olacaktır.

Sesli ve görsel yayınlarla, Mescid-i Aksâ ile ilgili özel programlar, belgeseller yapılmalı, Kudüs davasına medyada daha çok yer vererek Mescid-i Aksâ’nın son durumunu açıklayan bilgiler verilmeli.

Mescid-i Aksâ konulu deneme, şiir, resim, müzik v.b yarışmalar düzenlemeli.

Her evde bir Mescid-i Aksâ kumbarası olmalı. Çocuklar harçlıklarını biriktirerek Aksa çocuklarıyla paylaşmalı.

E-mail, facebook, twitter, whatsapp gibi sosyal medya organlarıyla ve telefon mesajlarıyla toplumu Mescid-i Aksâ ile ilgili bilgilendirmeli ve onları bilinçlendirmelidir.

Mescid-i Aksâ sürekli göz önünde tutulmalı, orada İslam âleminin her bölgesinden Müslüman gözlemciler bulundurulmalı.

İsrail’e yardım yapan şirketleri boykot ederek işgalcinin mali desteğini kurutmalı ve ekonomik olarak zayıflatmalıyız.

İşgalci İsrail’e karşı dik duruşumuzdan taviz vermemeli ve Siyonist karşıtı tutumuzu her zaman korumalıyız.

Kudüs ve Mescid-i Aksâ ile ilgili kitaplar okumalı, videolar izlemeli başta ailemiz ve sonra da çevremizi bilinçlendirmeli ve onlarında bu kitapları okumasını sağlamalıyız.

Müslümanlar Kudüs ve Mescid-i Aksâ ile ilgili bilinçlendirici konferanslar ve seminerler yapmalı. Gerekirse oranın kurtarılması için mücadele eden Filistinli kardeşlerimizi misafir ederek; Onlardan oranın durumu ile ilgili bilgiler edinmeli. Ayrıca binler, 10 binler ve 100 binler ile meydanlarda mitingler düzenlemeli.

Ramazan ayının son Cuma gününün Kudüs günü olduğu unutulmamalı ve bugünü Filistin mücadelesini anmaya yönelik etkinliklere ayırmalı.

Kudüsü kurtaracak ülkemizde ve Filistin’de Selahaddin’ler yetiştirmenin projelerini yapmalı ve projelerinin gerçekleştirme mücadelesini vermeliyiz.

Kudüs davasının İslam ümmetinin vahdetini de sağlayacak bir mesele olduğu asla unutulmamalı.

Hasılı kelam Kudüs ve Mescid-i Aksâ meselesi her zaman ve mekânda gündem edilmeli, her vesile ile canlı tutulmalı.

Her müslüman Filistin mücadelesine ve Mescid-i Aksâ davasına manevi destek vermeli ve Rabbimize Kudüs’ün ve Mescid-i Aksâ’nın kurtuluşu için sık sık dua etmelidir. 

Yüce Rabbim bu konudaki çalışmalarımızda bizlere ve tüm dünya Müslümanlarına yardım eylesin… Amin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir