Zulme Dur Demenin Şartları

Sömürü çarklarının hüküm sürdüğü bir dünyada sömürülmemek ve bu zalimlere dur diyebilmek için öncelikle bizlerin uyanık olması yani dost ve düşmanlarımızı iyi tanımamız gerekmektedir.

Kuran-ı Kerim bizlere dost ve düşmanlarımızı şu ayetlerde tanıtmaktadır. “Sizin asıl dostunuz (Veliniz) Allah’tır, O’nun Resulüdür ve namazlarını kılan, zekatlarını veren ve rükû eden müminlerdir.”1

“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.”2
 
Veli kelimesi; dost, arkadaş, yardımcı, gözeten anlamlarına gelmektedir. Dostluğun, zıt anlamlısı düşmanlıktır.

Allah (c.c.) ve Resulüne (s.a.v.) iman etmiş ve O’nun emir ve yasaklarına uyan veya uymaya çalışan bir mü’min bu dünyada çevresindeki insanlara karşı güvenilir bir insan, arkadaş ve  dost demektir.

Allah (c.c.) ve Resulüne (s.a.v.) inanmış bir mü’min etrafındakileri koruyup gözeten ve onlara yardımcı olan kişidir.
Allah (c.c.) ve Resulüne (s.a.v.) iman etmemiş bir kimse ise, yani kafirler ise güvenilir olmamakla birlikte,  asla mü’minlerin velisi, dostu olamazlar. Ve Yüce kitabımız onları dost edinmeyi bizlere yasaklamaktadır.

“Ey iman edenler! Eğer babalarınız ve kardeşleriniz imana karşılık küfürden hoşlanıyorlarsa, onları dost edinmeyiniz. Sizden her kim onları dost edinirse işte onlar da zalimlerin ta kendileridir.”3

“Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin….”4

Her din ve ideolojinin dostluk ve düşmanlık anlayışı, ölçüsü kendisine ait değerlere göredir. İslam’da dost ve düşman algısı ve değeri ile ilgili ölçü, yukardaki ayetlerde belirtildiği gibidir.

Günümüz Müslümanları bu konudaki ölçüyü unutmuş ya da esnetmiş olduklarından bugün dünyanın her tarafında sömürülmekte, zalimler tarafından ezilmekte,  sürülmekte ve öldürülmekteler.

Sevgi ve dostluğun gerekleri vardır. Bunlar; Allah (c.c.) için yardım, ikram, saygı, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, kafirlere benzememeye çalışmaktır.
“Allah’a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah’a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz…”5

Şayet Müslümanlar bu gerçeği kavrayabilseler inanın ki hiçbir kimse kendisini aldatamaz, aleyhine tuzak kuramaz. Ülkelerinde bulunan tüm düşmanları gerçekten yenebilirler. Ama ne yazık ki bugün durum böyle değil.

Bizler velayeti, dostluğu mü’minlere vermediğimiz sürece günahkâr oluruz. Sapıtanlardan, kaybedenlerden ve zarara uğrayanlardan oluruz. Hem bu dünyada ve hem de ahirette kaybedenlerden oluruz. Kaybedenlerden olmamak için dostlarımızın ve düşmanlarımızın özelliklerini bilmeli ve ona göre davranmalıyız.

İyi dost olmanın gerekleri;
– Tüm bağlarımızı Müslümanlarla kuracağız.
– Mü’minlere yardım edeceğiz. Onların başarısız olmalarına engel olacağız.

– Kafirlerin sırlarını, planlarını ve ne yapmak istediklerini Mü’minlerden gizlemeyeceğiz, hemen kendilerine bildireceğiz.

– Mü’minlere muhabbet göstereceğiz, onları seveceğiz.

– Onlarla oturup kalkacağız, onlarla karşılaştığımızda selam vereceğiz, meclislerinde bulunacağız. Onlar bizim dostlarımız olacak.

– Müslümanların yöneticilerine, ilim adamlarına itaat edeceğiz. Onların emir ve fetvalarına uymaya çalışacağız.

– Müslümanlara benzeyeceğiz, onlar gibi olacağız, Yani Resulullah’a uyacağız. Çünkü Müslümanların örneği odur. Bu bakımdan giyimde, yemede, içmede, kılık-kıyafette ve her durumda ona uyacağız. 6
– Müslümanların doğum, ölüm, düğün, hac ve benzeri durumlarında yanında olacağız.

– Kendisi için istediğimiz hayrı ya da musibetlerden uzaklaşmayı kardeşlerimiz için de dilemeli ve, onlarla alay etmemeliyiz.
 
Düşmanlığın gereklerini de şöylece sıralayabiliriz.
 – Şirk ve küfür ehlinden nefret etmek.
 
– Kafirleri sevmemek ve onları dost edinmemek.
 
– Kafirlere yardım etmemek.
 
– Ölülerine rahmet dilememek ve istiğfarda bulunmamak.
 
– Onlara şirin görünmek için dalkavukluk yapmamak.
 
– Onlardan adalet beklememek.
 
– Emirlerine itaat etmemek.
 
– Selamda ilk başlayan olmamak.
 
– Dini ve dünyevi olsun onların adet, örf, gelenek ve göreneklerine uymamak.
 
– Onların düğün, bayram diğer ayin ve merasimlerine iştirak etmemek.
 
Hz. Peygamber (s.a.v.)’de bir hadislerinde şöyle buyuruyorlar; “Kişi, dostunun dini üzeredir. İnsan kiminle dostluk kurduğuna dikkat etsin!” 7 

Diğer bir hadislerinde de, Abdullah b. Mes’ud’dan rivayetle: “Kişi sevdiği ile beraberdir.”8

O halde kimi sevdiğimize ve kimleri dost edindiğimize dikkat edelim. Ve düşmanlarımızı da iyi tanıyalım, bilelim. Allah’ı (c.c), Rasulünü, ve mü’minleri seviyorsak mü’minlerle, zalimleri seviyor ve onlara meyil ediyorsak onlarla beraber olacağımızı unutmayalım.

O kula ne mutlu ki, Allah’la ve O’nun dostlarıyla dost olmuş ve dostluğunu ispatlamış! Kazananlardan olmuş.

Yazıklar olsun, o kula ki, Allah’ın (c.c.)  düşmanı ve şeytanın dostlarıyla dost olmuş, Allah’ın ve müslümanların dostluklarını kaybetmiş! 

Dipnotlar
1. Maide Suresi; 5/55
2. Maide Suresi; 5/51
3. Tevbe Suresi; 9/23
4. Mümtehine Suresi; 60/ 1-2
5. Mücadele Suresi; 58/22
6. Allah ve Erinin Ahlak ve kültürü, Said Havva, sayfa 276
7. Tirmizî, Zühd 45 hadis no: 2379; Riyâzü’s-Sâlihîn, 1/398; Ahmed bin Hanbel, 16/178)
8. Buhârî, Edeb, 96; Müslîm, Birr, 165

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir